23 Mayıs 2011 Pazartesi

Türkan'ı izledik, gözyaşlarıyla...

Türkan Saylan'ın son günlerini anlatan "Türkan" filmi 19 Mayıs'ta gösterime girdi, biz de Cumartesi günü koşarak sinemaya gittik. Dizinin son bölümünde gösterilen o çarpıcı jeneriği izlediğimden beri bu anı bekliyordum. Başımıza çökmüş olan Ergenekon kabusunu anlatan bir filmi nihayet izleyebilecektik...


Öncelikle söylemem gerekir ki salon düşündüğümden daha boştu. Bunun nedeni İstanbul'a baharın daha yeni gelmesi ve bu ışıl ışıl tatil gününde herkesin kendini açık alanlara atmış olması olabilir - umarım öyledir... Bu filmi izleyenlerin çok olmasını istiyorum, çünkü oyuncuların gönüllü olarak hiçbir ücret almadan rol aldıkları bu filmin tüm geliri Türkan Hoca'nın kardelenlerine aktarılacak. Salondaki yaklaşık izleyici sayısı yirmiydi ve bunların çoğu belli bir yaşın üzerindeki kadın izleyicilerdi. Şimdiye kadar izlediğim hiçbir filmde bu kadar bariz hıçkırık sesleri duyduğumu anımsamıyorum.

Konu malum; Prof.Dr.Türkan Saylan kanser hastalığıyla savaşının en zor dönemlerinde evi Ergenekon davası soruşturması kapsamında basılır, tüm eşyaları altüst edilir. Bunun nedeni ÇYDD'ndeki genç kızları okutma çalışmalarının bazı kesimlerin çıkarlarına ters düşmesidir. Bu soruşturma ile hem derneğin hem de destekçilerin gözünü korkutmak amacıyla eve ve derneğe baskınlar gerçekleştirilir ama herşey ters teper. Toplum Saylan'a sahip çıkar, kardelenler için yapılan bağışlarda patlama olur, derneğin 20.yıl kutlaması biletleri yok satar. Türkan Saylan'ın tek amacı artık bu dernek gecesine kadar ayakta kalabilmektir.

Filmde rol alan tüm sanatçılar harika bir iş çıkarmışlar. Türkan'ı canlandıran Rüçhan Çalışkur (ki daha önce Devlet Tiyatrosu'nda Leane'nin Güzellik Kraliçesi ile gönlümüzü zaten fethetmişti) Türkan Saylan kimliğini üstüne giymiş ve çok yakıştırmış. Benim ikinci favorim Ayşe Yüksel'i canlandıran Şebnem Sönmez'di. Polis memurunu canlandıran İsmail Hacıoğlu da başarılı ve sade bir oyunculuk sergiliyordu. 

Film beklediğim kadar sert  çıkmadı belki ama bence izlenmeye değer. Bu kadar değerli bir insanın anısına, onun son ana kadar aklından çıkarmadığı kardelenlerine bir damla su olabilmek adına...

Beğeni düzeyi 8/10.

2 yorum:

  1. ne guzelmis,keske orda olup izleyebilseydim.daha gecen hafta kendisini anlatan kitabi okudum,oyle hayranlik uyandirdi ki bende anlatamam.nur icinde yatsin.

    YanıtlaSil
  2. Ben kitabını henüz okuma fırsatı bulamadım ama en kısa zamanda okuyacağım. Bir de "Güneş Umuttan Şimdi Doğar" adında bir nehir söyleşi kitabı var, onu da sıraya alıyorum.

    YanıtlaSil